20 Aralık 2011 Salı

....

Artık eskisi gibi gülmüyorsun. Artık, eskisi gibi dostun değil bu sözler! 'Ağzı mühürlü bir papağan'ın anlattığı yarım kalmış öyküler... Hep ters lügâtten... Henüz 17 yaş... Değil... Seni tek anlaması gereken: ölüler! ! ! Ölüler, her akşam cesetlerini bırakıp... Ölüler, her akşam 'unutmabeni çiçekleri' toplayıp sana gelirler. Gecenin emzirdiği düşüncelerim arasında sen, sen... Asla 'beyaz' değilsin... Tıpkı ellerin, tıpkı gözlerin... Tıpkı o yarı korkak öyküler gibi....

sen sustun ben sustum...

Dakikalarca kalorifer peteği üstünde oturduk, sen sustun ben sustum...
En masum yanıydı sevginin,
Bir yalana inanıp gittiğin gün ben tamamen sustum,
Çok sonra anlasan da gerçeği o çocuk artık suskundu,
Şimdi küçük bir sızı,arada bakıyorum nasılsın diye,
Ama asıl merakım bensiz nasılsın dı.
Ben unuttum,sen de unuttun ama yinede acıtıyorsun hatırladıkca...

içimde hep sessiz köşemde kaldın....

Sen siyâhtın biliyorum. Bütün bu ışıkların, sarı aydınlıkların arasında, ölüm sesiyle gizlenmiş patiskaların; avuçlarında sakladığın erik çekirdeklerinin arasında...